Ziyaretçi Defteri


Site AnasayfaMesaj Gönder
     
Yazan : Gökhan GÜNEY Şehir: Ankara Zaman : 14 Ekim 2010 Persembe  
BİR TÜRLÜ ÖNLEMEKTE ZORLANDIĞIMIZ ŞİDDET
Dünyada her üç kadından biri en az bir kez dayak yiyor Ülkemizde babadan,, kocadan, ağabeyden, küçük kardeşten,olmazsa , amca ve dayıoğlundan ve her kesimden insanlar tarafından kadınlarımız ve çocuklar Çinsel ilişkiye zorlanmakta ve taciz edilmektedirler. Erkeklerin bu yaptıkları davranışlara ne yasalar, ne din, ne iman engel olabiliyor. Ütopya olarak Beyin ve ruh nakli hafızamızı tazeliyor.
Aile içi şiddetin toplumsal sınıfı yok, eğitimi yok, milleti, milliyeti yok. İşçi sinden her meslekten film yıldızlarına kadar aile içi şiddetin, kahramanları erkektir. Bir örnek verecek olursak adam, sevişirken konsantras yon olmasına engel olduğu için sevgilisinin iki yaşındaki çocuğunu duvara çarparak öldürüyor. Bu konuda sayılamayacak kadar utanç verici örnekler vardır. Bu aymazlık, bu barbarlık niye? Ne acıdır ki bu gün bazı yörelerimizde rütbesi bile olan Aşiret Meclisi Aile Meclisi şeklinde baremi, töresi ve örgütlü geleneği vardır
Gelişmiş batı toplumların da aile içi şiddeti bireyseldir, erkek bu şiddeti tek başına yapmaktadır biz de gördüğünüz gibi kural ve kaidelerle sürüp gitmektedir kimse de buna dur demiyor, kadınlarımız dayak ve seks yapmaya zorlanıyor, ya da farklı bir biçimde taciz ediliyor ne acıdır ki, bunu yapan bazen kendi akrabası veya tanıdığı biri oluyor bununla mücadele etmenin yolu kadından önce erkeğin sahiplenmesi gerekir, erkeğin sadece kadını dövmek olmadığı gibi; onun çalışmasına izin vermemekten akrabalarıyla görüştürmeye, psikolojik baskıdan ekonomik kısıtlamaya kadar çok şeyi kapsamaktadır, namus ve cinayet sözcüklerini kullanmak bile insani ürkütmeye yetiyor, öyleyse kadınlarımıza karar mekanizmalarında yer vermeliyiz, devletin bütçesinden bu mücadeleye paylar ayrılmalı, bunu bir lütuf şeklinde değil de, insan hakları olarak görülmelidir.,bu tür şiddete maruz kalan ailelerde babaların sevgi göstermediği, annesine şiddet uyguladığı erkek çocukları,erkeklerin duygusuz olması gerektiğini düşünerek büyüyor,başkalarını anlamadıkları yerde patlıyor,şiddete baş vuruyorlar.
Uluslar arası Af örgütünün 2004 yılı raporu sonuçları aynen şöyle, bu rapordan bilgiler aktarmak istiyorum.
Dünyada her üç kadından birinin fiziksel şiddete ya da cinsel tacize maruz kaldığı, bu durumun sadece geri kalmış ülkeler de yaşanmadığı, örneğin İngiltere de her dört kadından birinin erkeklerin şiddetine maruz kaldığı;
Dünyada cinayete kurban giden kadınların yüzde 70 inin eşleri tarafından öldürüldüğü;
Güney Afrika da tecavüzün genç kızların çoğunun ilk cinsel deneyimi olduğu;
Cinsel şiddete maruz kalan, örneğin İngiltere gibi gelişmiş bir ülkedeki kadınların bile ancak beşte birinin bunu rapor edebildiği;
ABD de her 90 saniyede bir, bir kadının tecavüze uğradığı; her gün 4 kadının, aile içi şiddet nedeniyle hayatını kaybettiği;
Şili'de tecavüze uğrayan kadınların yalnızca yüzde 3 nün polise başvurduğu;
Rusya'da bir yıl içinde aile içi şiddet sonucu 14 bin ölüm olduğu;
İngiltere'de 2003 yılında 14 bin kadının tecavüze uğradığı; aile içi şiddet nedeniyle haftada 2 kadının öldüğü;
Mısır'da 15 - 49 yaşları arasındaki evli kadınların yüzde 97 sinin cinsel organının şiddet sonucu zarar gördüğü;
Sri Lanka'da 1999 yılında yaşayan kadınların yarısından fazlasının cinsel saldırı ve baskıya maruz kaldığı;
Hindistan'da yılda yaklaşık 15 bin genç kızın aile içi şiddet sonucu öldürüldüğü bildiriliyor.
Bunlar doğru ise biz erkekler hangi cesaret ve yüzle kadınlara bakabiliyoruz, kadına yönelik her türlü şiddeti nefretle kınıyor ve ret ediyorum. Cennet kimlerin ayakları altındadır unutmayalım, şiddetsiz bir toplum özlemiyle, Hoşça kalınız
     
     
Yazan : Gökhan GÜNEY Şehir: Ankara Zaman : 12 Ekim 2010 Sali  
İNSAN BAZEN AYNAYA BAKMALI

Orası sihirli camdır. O sihirli cama bakılınca bakan kişiye göre değişir.
Sen manyaksın..
Sen namuzsuzun birisin..
Sen dünyadak insanların en iyisisin..
Sen eşeğin ta kendisisin
Sen anasını gözüsün..
Sen terbiyesiz birisisin..
Sen fitne fesat karıştırıc birisin..
Sen saldırgan birisisin..
Sen kendini ulema sanan zavallının tekisin
Sen terbiyeden yoksun zıpırın tekisin..
Yer yüzünde ne kadar insan varsa, o kadar da yanıt vardır. İnsanoğlu bu sihirli camla kimi zaman buna bakan öfkelenir.Yada haydi canık biz biribirimizi iyi tanıyoruz.insan bir odada bu sihirli camla baş başa kaldığında kendisi istediği kimliği kendisine yakıştırabilir.Ne var ki yobazlığın dışa vurumu sihirli camla sınırlı kaldıkça bireysellikten öteye geçebilirmi? Kendisin ulema ve din bezirganı gören ve öyle sanan ve bu konuda toz koparan birileri sihirli cama baktığında kendi cemalini görebilir. O zaman anlar kendisinin kim olduğunu. Nasrettin Hoca minareye çıkmış şarkı söylemey başlamış kendisine kendi sesi güzel gelmişi: yıkanıp kurunduktan sonra çarşıya koşmuş; minareye tırmanıp şerefeye çıkmış, atmış elini kulağını arkasına,ezan okumaya durmuş,:
Dinleyenler:
-Aman hoca,demişler,ezan okumadan,ezanın canına OKUDUNUZ Yorum sizin.
     
     
Yazan : Gökhan GÜNEY Şehir: ANKARA Zaman : 11 Ekim 2010 Pazartesi  
YOKSA GÜDÜMLÜ BİR SENDİKACILIKMI?
Memurun Yüksek hakem kurulu anayasallaştı 1982 anayasasının beş maddesi yürürlükten kaldırıldı. sözüm ona memurların toplu sözleşmeleriyle ilgili olarak üç yeni fıkra eklendi yürürlükten kaldırılanlar 1982 yılından bu yana zaten dokunulamayan maddelerdi. Fıkraların bazılarının yürürlükten kaldırılmış olması yasadaki yasakların ve yaptırımların kendiliğinden geçersiz olduğu sonucunu doğurmaz Siyasi amaçlı grev ve lokavt,dayanışma grev ve lokavtı,genel grevi ve işi yeri işgali,işi yavaşlatma,verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz diyen fıkranın yürürlükten kaldırılmasıyla tüm grev ve eylemlerin önünün açıldığı söylenemez.Bunun için daha bölünmüş bir görüntü ortadadır. Değişiklik paketine 53 ve 54.maddelerden ustalıkla seçilip eklenen soslu fıkraların kaldırılmasını özgür sendikacılık ve gönüllü toplu pazarlık haklarına etkisi son derece sınırlı kalacaktır..Ne işciler ne de kamu görevlileri için ulusal üstü insan hakları sözleşmelerinin güvencesindeki sendikal haklardan söz edilebilir..2821,1822 ve 4688 sayılı yasalardaki temel sorunlar ve uyuşmazlıkar devam edecektir. Bu referandumda sendikal yaşamı ilgilendiren 51. maddeyle birden fazla sendikaya üye olma şartı ortadan kalktı yani ne demek oluyor aynı iş yerinde birden çok sendikanın faaliyet gösterebileceği yönündeki durum beraberinde aynı sendikanın kurulmasını özellikle ,yerel bölgesel,etnik siyasi ve inanç temelinde sendikaların kurulmasını beraberinde getirecek böylelikle iş yerlerinde ve kamuda tercih nedeniyle aralarında ciddi bir sendikal nedeniyle bölünmüşlük rekabet ve çatışmalar doğacaktır.53. madenin değişmesiyle toplu sözleşme hakkı tanındı,Bu değişklik Memurlara toplu sözleşme hakkı verildi yanılsamasına yol açmaktadır..Değişiklik bu haliyle grev yasaktır ifadesinden başka ne anlama gelir ki.." İLO sözleşmelerine göre sendikal haklar bölünmez bir bütündür ve grev hakkı olmaksızın sendika ve toplu sözleşme hakkı özünden ve temlinden yoksundur ve dayanaksızdır".Sendikal hareketlerde en fazla sorun yaratacak nokta,hemen herkesin hem fikir olduğu,artık güdümlü bir sendikacılığın ağır basacağıdır.Sendikamız olsun ama grevli toplu sözleşmeli olsun.Gerisi boştur.
Selam ve Sevgiler..!
     
     
Yazan : Rıfat ADSOY Şehir: Kop Zaman : 04 Ekim 2010 Pazartesi  
Bu acı günümüzde bizi yalnız bırakmayan bizzat cenazemize katılan ,telefonla arayan,siteler aracılığı ile acımızı paylaşan değerli hemşerilerimize ve dostlarımıza teşekkür ediyoruz Allah hepinizden razı olsun selamlar ve saygılar Adsoy (Kemaloğlu) ailesi adına Rıfat ADSOY.
     
     
Yazan : Gökhan GÜNEY Şehir: Ankara Zaman : 02 Ekim 2010 Cumartesi  
İNSANIN İNSAN OLMA ÖZELLİKLERİ:

-Dosttur, çıkarını önde tutmaz.
-Tüm varlıklara saygılıdır ve sever.
-İnsanlar arasında din, dil,ırk ayrımı
Yapmaz, paylaşımcıdır.
-Yarıdım severdir, kin beslemez.
-İntikamcı değildir, insanları kullanmaz.
-Yardım severdir, kin beslemez.
-İntikamcı değil kötü niyetini kullanmaz
-Her insana önce insan olarak bakar.
Küfür, hakaret ve saldırgan olamaz.
-Kötü niyetli önyargılı değildir.
-Hakkı olmayan bir dilim ekmek bile yemez.
-Dürüsttür, özü ve sözü birdir, yalan ve iftira söylemez.
-Uydurma laflarla ona buna saldırmaz.
-Bunlardan sadece birini taşıyan iyi insan değildir.
-Bu özellikler asgari seviyede toplumların
ortak olarak paylaştığı özelliklerdir. Ya aksi düşüncede olanlar varsa yorum sizin...!
Hoşça kalın,dostça kalın..!
     
     
Yazan : Gökhan GÜNEY Şehir: ANKARA Zaman : 01 Ekim 2010 Cuma  
YONCALIM
Hasretin çekerim gurbet ellerde Kalbimdedir yerin senin yoncalım
Anıyoruz seni hergün dillerde Yiğitler yatağı güzel YONCALIM
Merada koyun kuzu meleşir Yoncalısın ünün dilde dolaşır Övmekle bitmezsin, dilim dolaşır Serin serin eser yelin YONCALIM
Hengelin,haşılın,pişin,mafişin Yazları çok olur hep senin işin Zor geçer karlıdır hep senin kışın İlkbaharda bir başkasın YONCALIM
İnsanların merttir, temizdir havan Nefesin tıkanmaz gezsen de yayan İnan unutmadık seni hiç bir zaman Gönlümüzde yaşıyorsun YONCALIM..
Murat suyu senin nazlı gelinin Arada bir de olsa hep gelir haberin Odunçorun,teyhutun desen havası serin Gürül gürül akar kör suyun YONCALIM
O güzel tepelerin boldur kengeri Çok başkanlar gördün aşamadın engeli Hiç unutmadım sende pişen hangeli O tatları özlemişim YONCALIM
Toptaşta toplaşır gelinler,kızlar Sonbaharda kesilir ördekler,kazlar Göremiyceğim diye yüreğim sızlar Hasretler diyarı yeşil YONCALIM
Ne güzeldi yeke kara bostanı Çok yazılmış bu dillerde destanı sahipsiz kalmışsın ,büyüklerin hanı Ağasız,muhtarsız,başkansız YONCALIM
Hamzayım ömrüm geçer anmakla Ne çıkarki uzaklardan yanmakla Zengin olunmazki tarlalardan çalmakla HELALLIK DİYARI HELAL YONCALIM
HAMZA UMUT / İsabalı Oğlu
alıntı: bu şiir egeyoncalılar.com sitesinden alnmıştır. Yoncalı köyümüzü adına yakışır bir biçimde şiirleştiren ve okudukça belleklerimizi tazeleyen Sevgili Hamza Umut'un yüreğine sağlık ve Site admini Sayın Kutbettin polat'a teşekkür ediyorum
     
Sayfalar: Birinci<<< 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 >>>Sonuncu

en iyi açık parfüm | açık parfüm | Parfüm | indir